Ana içeriğe atla

Nilüfer Turizm

Ramazan bayramı için bilet almaya giderken bizim iskender "hazır gidiyon bana da bi izmir bileti al" deyiverdi. Kendi biletimi aldıktan sonra Nilüfer Turizmden iskendere de bi izmir bileti alıverdim. Akşam oldu bileti iskendere verdim ve ardından sordum "niye izmite babanın yanına değil de izmire annenin yanına gidiyon?" "annem izmirde değil izmitte" cevabı gelince ben daha bi hayretle "e o zaman izmire niye gidiyon?" sorusunu sorunca iskenderin surat ifadesi değişti birden... "sen yoksa izmit yerine izmire mi bilet aldın?" diye soruverdi elinde olmayan nedenlerle :) neyse koştur koştur izmir caddesine. nilüferdeki amcaya durumu izah ettik. önce olmaz falan filan dedi ama sonra bileti alıp parayı iade ettiler. İzmiri izmit yapalım olayı yok, bileti bizden almadınız olayı yok (bileti de aştiden almıştım) , artı biletin üzerinde imzam var bilet bilgilerini kontrol ettim doğrudur diye :) Alkışlar Nilüfer Turizm için...

Yorumlar

Unknown dedi ki…
1 Ağustos 2007 tarihinde Nilüfer Turizm ile İstanbul Ankara arası sefer
yapan yolculardan biriydi 1982 doğumlu İTÜ İnşaat Fakültesi son sınıf
öğrencisi Ertunga Şimşek...(EÜAŞ Personeli Cemal Şimşek oğlu)

Ve 5 Ağustos 2007 tarihi itibariyle Ertunga Şimşek artık yaşamıyor.

" Nilüfer Turizm Otobüsü hareket halinde iken yolculardan birinin cep
telefonunun çalması ve istifini bozmadan telefonla konuşmaya başlaması
üzerine muavin ile telefon sahibi tartışmaya başlamış. Bu tartışmaya Ertunga
sessiz kalamayarak müdahil olmuş ve otobüsteki herkesin hayatını tehlikeyi
attığını belirterek telefon sahibini uyarmış, ancak telefon sahibi ve
yanındakiler için bu uyarı çok ağır gelmiş olacak ki Ertunga 45 kişinin gözü
önünde canı çıkıncaya kadar dövülmüş. İstanbul Yolunu Eskişehir Yoluna
bağlayan ve belki çoğumuzun her gün geçtiği belki de kimimizin hiç bilmediği
o yol da hırsını alamayan kimseler tarafından otobüs hareket halindeyken
şoföre kapıyı açtırıp Ertunga otobüsten aşağıya atılmış ve arkadan gelen
otomobil Ertunga'ya çarpmış."

Tüm bu olaylar içerisinde belki de en çarpıcı olanı o "kimseler" in koruma
memurları oluşu. Belki de bu yüzden vahşeti yaratan kişiler hala bizim
aramızda dolaşıyorlar ya da pardon bir "büyüğümüzü" koruyorlar. Belki de bu
yüzden avukat delil toplamaya çalıştığında otobüste bulunan "diğer"
yolcuların (ki bence suça ortak olmuşlardır) hiç sesleri çıkmıyor, hiçbir
delil bulunamıyor belki de bu yüzden sadece otobüs şoförü ve muavin tutuklu
cezaevinde kalıyor.

Bütün bu bilgileri ailesine başsağlığına gittiğimizde öğrendim. Oysa biz
sadece "masum" bir trafik kazası sanıyorduk.

Kim oldukları ne oldukları nerede görev yaptıklarının hiçbir önemi
olmaksızın bir insanın canice katledilirken buna seyirci kalan ve bu suça
ortak olan Nilüfer Turizm'i kınıyor, bundan sonra hayatım boyunca bu firma
ile seyahat etmeyeceğimi beyan ediyorum.

Sizlere bu e-postayı iletiyorum çünkü FARKINDA OLUN.
Adsız dedi ki…
Sok oldum.
Bu kadarini ben bile bilmiyordum, yani ailem benden duymus olacak.
Kendisi benim kuzenim olurdu..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazılımı Oluşturan Bileşenler Nelerdir?

Yazılımı oluşturan bileşenlerden daha önce söz etmiştik. Şimdi bu bileşenlerin neler oldukları üzerinde biraz duralım. Yazılımı oluşturan bileşenler = Mantık + Veri + Belge + İnsan + Program. Bu bileşenlerin az çok neler olduğunu, neleri kapsadığını biliyoruz ama biz yine de kıyısından köşesinden açıklayalım. Zaten bu yazıdaki asıl amaç yazılım bileşenlerinden belgelemenin yerini ve önemi (dökümantasyon) vurgulamak. Mantık = Yazılım herşeyden önce bir işin bilgisayar aracılığı ile yapılması amacına yöneliktir. Bu nedenle bilgisayarlaştırılmak istenen işin mevcut mantığı bir şekilde yazılıma da yansılıtılmak zorundadır. Veri = Her tür yazılım mutlaka bir veri üzerinde çalışmak durumundadır. Veri işlemeyen yazılımın geliştirilmesi söz konusu değildir. Söz konusu olan veri dış ortamdan alınabileceği gibi yazılımın içerisinde de üretilebilir. Zaten yazılımın temel amacı veriyi bilgiye dönüştürmektir. İnsan = Doğal olarak yazılımın insan bileşeni iki boyutludur. Yazıl

Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ

"Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ" derken Hudâ; Anlamam hiç meskenetten sen ne beklersin daha? Mehmet Akif Ersoy / Durmayalim Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ : Necm Süresi 39. Ayet. [İnsan için ancak çalıştığı vardır.] Meskenet: 1 . Miskinlik, beceriksizlik. 2 . Yoksulluk, fakirlik. (Türk Dil Kurumu) Olay zaten yeterince acik. Yan gelip yatma kardesim. Calis. Bu misralar yazildigi donemde bu anlami tasiyordu fakat zaman ilerledikce baska bir gercegi de gozler onune seriyor.Gerci bu gercek cok kapsamli bir kac satirla anlatilabilecek bir sey degil kaldiki benim bilgim de buna yeterli degil zaten. Ben giris cumlelerini verebilirim gerisini arastirmak yaziyi okuyanlara kalmis. (Matrix gibi bisey oldu bu yaw. Neo'nun kahinle bulusup yanindan ayrildiktan sonra Morpheus ile konusma sahnesi.) Yani kisaca sunu demek istiyorum. Ben bu misrayi ilk okudugumda hic birsey anlamadim. Bu misralari anlayabilmek icin kuran mealine ve turkce sozluklere bakmak zorunda k

Yunus sen bu dünyaya niye geldin?

Göçtü Kervan Ah nice bir uyursun uyanmaz mısın Göçtü kervan kaldık dağlar başında Çağrışı tellallar inanmaz mısın Göçtü kervan kaldık dağlar başında Emr-i hac göçeli hayli zamandır Muhammed cümleye dindir imandır Delilsiz gidilmez yollar yamandır Göçtü kervan kaldık dağlar başında Yunus sen bu dünyaya niye geldin Gece gündüz Hakkı zikretsin dilin Enbiyaya uğramaz ise yolun Göçtü kervan kaldık dağlar başında Yunus Emre