Cenab-ı Allah bütün Müslümanların şu mübarek gününü en güzel şekilde geçirmesini nasip eylesin. Bu günün hürmetine bütün günahlarımızı affetsin, sıkıntı, bela ve musibetlerden uzak tutsun. Amin...
Bu arada eklemek istediğim birşey daha var. Avea uzun bir suredir off durumda. Bu tip gunlerde mesaj gondermek artik yok gibi. Üstelik 87 hediye sms im varken. :(
-----------------------------------------------
Hoş Geldin Fahri Cihan
O zamanlar dünyada, sular terse akardı.
Kıtalar dolu ateş, insanlığı yakardı.
Akbabalar ağzında, çiğnenirdi merhamet.
İnsan gözü insana, akrep gibi bakardı.
Her kıta ebu cehil, idam sehpası leheb.
Mahşerle batan güneş, kıyametle doğardı.
Tohum yeşil vermezdi, yuvasızdı yılanlar.
Kanayan insanlığın, toprağı kan kokardı.
Akrebin iğnesinden, zehir kusan babalık.
Kız doğan evladını, elleriyle boğardı.
Acıkınca yediği, hamurdan putlarına.
Kurban edip kızını, tanrı diye tapardı.
Yüzüstü canlı canlı, yatırırdı toprağa.
Sızlamadan yüreği, üstüne kum atardı.
Bu minval üzereyken, şüphe yoktur annenin.
Kainatlık gögsünde, bütün cihan yanardı.
Yanardı da bitmezdi, kahrolası bu ateş.
Kıtalar alev alır, bir kıyamet kopardı.
Kimbilir yalvarırdı, ufuktan doğan güneş.
Bir lahza izin olsa, mevcudatı yakardı.
Ağlamaklı inerdi, yere nurdan damlalar.
Semavat suya döner, gökten derya yağardı.
Çırpınırken kainat, gözü yaşlı Abdullah.
Aminesi koynunda, gizli gizli ağlardı.
Yüce Abdülmuttalib, oda aynı figanda.
O çağlar gözyaş ile, akıp giden çağlardı.
Bilenler vardı O'nu, sonsuzluk rahmetinden.
O rahmette ıslanan, iman haber arardı.
Nihayet kutlu gece, muştu buldu kainat.
Bin yıllık ateş söndü, o güne dek yanardı.
Tepetaklak kisra'nın, tacı tahtı perişan.
Görkemine insanlık, ilah diye kanardı.
Gitti kabe üstünden, ötelere güvercin.
Kimbilir fahri cihan, aşkı ile uçardı.
Hayat buldu o gece, yeniden doğdu alem.
Eşya güle büründü, zemin amber kokardı.
Hoş geldin fahri cihan, kutlu nebi hoş geldin.
Görseydim gül yüzünü, gözüm nurdan akardı.
Kundakta mehtab ile, sohbetinden serhoşum.
Rahmeten-lil olmasan, kamer anda batardı.
Zikredemem ismimi, hicabıma şahit ol.
Yazsaydı kalem beni, sana hasret yazardı.
Mısralar aciz oldu, sözüm eksik affeyle.
Hakkı ile yazsaydım, kağıt kalem yanardı.
Ya Rabbi mevlid'ini, kutlu eyle Nebinin.
Vermeseydin saadet, gaflet bizi yutardı.
Mansur İlhan Yakar
Yazılımı oluşturan bileşenlerden daha önce söz etmiştik.
Şimdi bu bileşenlerin neler oldukları üzerinde biraz duralım.
Yazılımı oluşturan bileşenler = Mantık + Veri + Belge + İnsan + Program.
Bu bileşenlerin az çok neler olduğunu, neleri kapsadığını biliyoruz ama
biz yine de kıyısından köşesinden açıklayalım. Zaten bu yazıdaki asıl amaç yazılım bileşenlerinden belgelemenin yerini ve önemi (dökümantasyon) vurgulamak.
Mantık = Yazılım herşeyden önce bir işin bilgisayar aracılığı ile yapılması amacına yöneliktir. Bu nedenle bilgisayarlaştırılmak istenen işin mevcut mantığı bir şekilde yazılıma da yansılıtılmak zorundadır.
Veri = Her tür yazılım mutlaka bir veri üzerinde çalışmak durumundadır. Veri işlemeyen yazılımın geliştirilmesi söz konusu değildir. Söz konusu olan veri dış ortamdan alınabileceği gibi yazılımın içerisinde de üretilebilir. Zaten yazılımın temel amacı veriyi bilgiye dönüştürmektir.
İnsan = Doğal olarak yazılımın insan bileşeni iki boyutludur. Yazıl
Yorumlar