Ana içeriğe atla

Nereyedu benum karamiş sopam ?

Mahallede yaşlı bir teyze vardı. Biraz kızdırdıkmı yaşlı teyzeyi bizi korkutmak ve kızdığını belli etmek için bu cümleyi sarfederdi. Burdaki "karamiş" karayemiş ağacı oluyor. Çok sert bir yapıya sahip olan bu ağacın dalından vücud bulmuş bir sopadan kesinlikle dayak yemenizi tavsiye etmem. Kuran kursunda hocanın da sopası karayemiştendi. Az tadına bakmadık hani.. Burda tecrube konuşuyor. :) Bu cümlenin aklıma gecenin bu saatinde gelişinin nedeni sağda solda okuduğum bir kaç abzürt yazıdan dolayı. Kendini bilmez bazı insanlar etrafa 130K atmaktan geri kalmıyorlar bir türlü. Bunların başında Faruk KARAMAN adlı organizma geliyor. Atıp tutulan konu, geliştirilmekte olan ve kısa bir süre önce ilk versiyonu dağıtılan Uludağ projesi. Bu kişi zor olanı değil kolay olanı seçmiş ve atıp tutmakla yetinmiş. Burada Bu oluşumu içime sindiremeyen bazı kişiler ise bu abzürt yazıdan feyz alarak bir iki ksumuk parçasıda kendileri döküvermişler ortaya... O linkte burada Fi tarihinde Akademik teknoloji günlerimiydi neydi öyle bir etkiliğe katılmış ve Sefer ALGAN adlı şahsiyetin C# ile ilgili olarak verdiği bir seminere katılma gafletinde bulunmuştum. 150 - 200 kişiyi karşısında kendisini dinlerken bulunca amcam bir havalara girdi bir havalara girdiki sormayın. Ufak dağları kendisi yaratmış sanki. Kendini beğenmiş tavırlar ,"hadi bu soruyuda bilin size kitabımı hediye etcem" (yaşar nuri öztürk modu) cümleleri, bir sağa bir sola salına salına yürümeler falan filan... Zaten ne olduğu hemen belli oluyordu. Bu linkteki yazısından da kendisine bir not verebilirsiniz. Ben oldum olası bu linuxçüleri, free software'cileri zaten sevmem. Birçok kez Microsofta karşı takındıkları haksız ve taraflı tutumlarından dolayı kendilerine kıl kapmışımdır. Bir keresinde Devrim Gündüz'ün PostgreSql seminerine katılmıştım. Adam microsofta laf sokmaktan semineri anlatmaya fırsat bulamadı. "Kardeşim buraya anti-ms propagandası mı dinlemeye geldik yoksa PostgreSql deki yenilikleri görmeye mi geldik?" diyecektim ama iri yarı bi penguen vardı hemen önümde onun hışmına uğramaktan korktuğum için söyleyemedim. :) Durum ortada ama ne demiş atalarımız: " Yiğidi öldür hakkını yeme!" Bazı koyu ms ciler ve linuxçuler her fırsatta hem yiğidi öldürüyorlar hem de hakkını yiyorlar. Böyle oluncada benim heap bellek doluveriyor aniden... Belleği boşaltacak alet edevatı da (kısa winston) tedarik edemeyince de Ahmet Çakar moduna geçip çakasım geliyor bunlara, arkadaş... Ey Faruk! Bu işler böyle olmaz diyorsun, güzel akıl fikir veriyorsunda sen ne yaptın bugüne kadar salak salak şeyler yazmaktan başka? "3-5 kişilik ekiple koca microsofta kafa mı tutacaksınız?" diye sorana kadar "ben anamın karnından 30 yaşında mı doğdum?", "microsoft ilk kurulduğu zaman bu kadar büyük müydü?", "google harbiden iki gencin dönem ödevimiydi?", "güneş ne kadar sıcak?" gibi yararlı sorular sorsaydın kendine bu sorunun ne kadar abzürt bir soru olduğunu görebilirdin. Koca bir sayfa saçma sapan şeyler yazacağına "Bu konuda sitede hiç bir açıklama yoktur." cümlesini söyleme gereği duyduğun o an, oturup konuyla ilgili bir açıklama yazmak gelmedi mi aklına "çorbada benim de tuzum olsun" hesabına? Bakın sefer nedemiş?
Not : Ben henüz Pardus dedikleri dagitimi kurup incelemedim ama inceleyenlerden ögrendigim kadariyla açilisi çok ama çok yavasmis, ne kadar dogru bilemiyorum.
Lan bi yazılımcı olacak sen yapma bari böyle birşeyi. Aslında değmez hassas parmaklarımı böle bi vatandaş için yormaya ama yazmazsamda içimde kalacak bu hadise... Sefer Algan, sen bir taraftan microsoftun play-doh'larıyla oynamaya devam et ama bu arada komşu çocukların yaptığı kumdan kaleyide bozmaya çalışma. Bunlara karayemiş sopasıyla vurmak vacip değil mi? Aklıma konfiçyüsün bir sözü geldi: Ya bir yol ver, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil!

Yorumlar

aliusta dedi ki…
ahuhauhuhua

bu adamlar gerçek mi abi?

(akademik teknoloji günleri de demişsin ki o günü hatırlamak dahi istemiyorum. ms visual studio kullanmamamız için gereken her şeyi örenmiştik di mi :P)
Sadettin POLAT dedi ki…
öğrenmesine öğrenmiştik ama akıllanmayacam galiba. Eğer bir yolunu bulabilirsem pazartesi başlayacak olan microsoft (zırvasına) katılmayı düşünüyorum. :)
Adsız dedi ki…
Bu tür eleştirilerin olması çok normaldir. Aslında bu tür eleştirilerin çok olması daha faydalıdır. Bu bir işi yapanların eksiklikleri görmesini sağlar. Birçok açıdan oldukça faydalıdır.

Karaman'ın bahsettiği çoğu şey doğru. Ama açıkcası ben burada başka birşeye değinmek istiyorum.

Linux camiası son derece dar görüşlü. Tabulara son derece bağlanmış durumdalar. Linux harici pek birşey göremiyorlar. Bu onların eleştirileri kabullenememe ve Microsoft ya da diğer bir özgür olmayan yazılımın bahsi geçtiğinde çok sert olmalarına neden oluyor.

Ama dikkat edersek Linuxçu camiaya en büyük katkılardan birini sağlayan gene bu -onların tabiriyle- Microsoftçu camia. Ben şu ana kadar Linuxçuların Microsoftçuların birçoğundan gördükleri desteğe mukabil olarak Microsoftçu kimi arkadaşlara destek sağladıklarını ya da en azından iltifat ile karşılık verdiklerini görmedim. Ama bunun tersi sürekli olarak gerçekleşiyor.

Bu da sanki öyle bir durum oluşturuyor ki işin gerçeği özgür yazılım camiasıdır.

Oysa ki bunun linuxçulukla, msçilikle alakası yok. Bu insan olmakla alakalı birşeydir.

Sadettin POLAT'ın burada yaptığı "objektif" yaklaşımı biz çok uzun zamandır en azından birkaç kişilik bir özgür yazılım "tanrı"sından bekledik. Ama göremedik.

Çünkü insan en iyi bildiği şeyin dünyanın yarısı olduğunu sanmağa meraklı bir yaratık. Herkes kendi bilgisiyle dünyayı algılamağa çalışıyor. Hata burada...

Ancak doğuştan itibaren fanatik yetiştirilen bizim gibi toplumlarda bu tür taraflaşmalar görmek çok normal. Üç kişinin bulunduğu bir ortamda iki kişinin tartışmasında üçüncü kişi hemen kendini bir safa ait olmak zorunda hisseder. Bunu her yerde görebiliyoruz.
Adsız dedi ki…
azı olan konusuyoo iste.
neymis ulusal isletim sistemini kullanmaya teknik donanımı yokmus o zaman siteye seni kim ne diye yazar yaptı? caycılık yapıp zaman buldukca siteye yazı yazıosun.. allahım ya.. takmayın bunları
Adsız dedi ki…
"Not : Ben henüz Pardus dedikleri dagitimi kurup incelemedim ama inceleyenlerden ögrendigim kadariyla açilisi çok ama çok yavasmis, ne kadar dogru bilemiyorum."

initng, daha stable hale geldiğinde ve dağıtımlar tarafından kullanılmaya baslandıgında bu dedıgıne pisman olacak bu arkadas :)
Adsız dedi ki…
Pardus dediğiniz sey para peşinde olan 3-5 adamın çıkardığı bir saçmalıktan baska birşey değil..
Adsız dedi ki…
Bence biraz daha yapıcı olabilirdin. seferi şahsen tanıyorum. hem kişilik hem yetenek anlamında çok kıymetli bir arkadaşımdır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazılımı Oluşturan Bileşenler Nelerdir?

Yazılımı oluşturan bileşenlerden daha önce söz etmiştik. Şimdi bu bileşenlerin neler oldukları üzerinde biraz duralım. Yazılımı oluşturan bileşenler = Mantık + Veri + Belge + İnsan + Program. Bu bileşenlerin az çok neler olduğunu, neleri kapsadığını biliyoruz ama biz yine de kıyısından köşesinden açıklayalım. Zaten bu yazıdaki asıl amaç yazılım bileşenlerinden belgelemenin yerini ve önemi (dökümantasyon) vurgulamak. Mantık = Yazılım herşeyden önce bir işin bilgisayar aracılığı ile yapılması amacına yöneliktir. Bu nedenle bilgisayarlaştırılmak istenen işin mevcut mantığı bir şekilde yazılıma da yansılıtılmak zorundadır. Veri = Her tür yazılım mutlaka bir veri üzerinde çalışmak durumundadır. Veri işlemeyen yazılımın geliştirilmesi söz konusu değildir. Söz konusu olan veri dış ortamdan alınabileceği gibi yazılımın içerisinde de üretilebilir. Zaten yazılımın temel amacı veriyi bilgiye dönüştürmektir. İnsan = Doğal olarak yazılımın insan bileşeni iki boyutludur. Yazıl

Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ

"Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ" derken Hudâ; Anlamam hiç meskenetten sen ne beklersin daha? Mehmet Akif Ersoy / Durmayalim Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ : Necm Süresi 39. Ayet. [İnsan için ancak çalıştığı vardır.] Meskenet: 1 . Miskinlik, beceriksizlik. 2 . Yoksulluk, fakirlik. (Türk Dil Kurumu) Olay zaten yeterince acik. Yan gelip yatma kardesim. Calis. Bu misralar yazildigi donemde bu anlami tasiyordu fakat zaman ilerledikce baska bir gercegi de gozler onune seriyor.Gerci bu gercek cok kapsamli bir kac satirla anlatilabilecek bir sey degil kaldiki benim bilgim de buna yeterli degil zaten. Ben giris cumlelerini verebilirim gerisini arastirmak yaziyi okuyanlara kalmis. (Matrix gibi bisey oldu bu yaw. Neo'nun kahinle bulusup yanindan ayrildiktan sonra Morpheus ile konusma sahnesi.) Yani kisaca sunu demek istiyorum. Ben bu misrayi ilk okudugumda hic birsey anlamadim. Bu misralari anlayabilmek icin kuran mealine ve turkce sozluklere bakmak zorunda k

Yunus sen bu dünyaya niye geldin?

Göçtü Kervan Ah nice bir uyursun uyanmaz mısın Göçtü kervan kaldık dağlar başında Çağrışı tellallar inanmaz mısın Göçtü kervan kaldık dağlar başında Emr-i hac göçeli hayli zamandır Muhammed cümleye dindir imandır Delilsiz gidilmez yollar yamandır Göçtü kervan kaldık dağlar başında Yunus sen bu dünyaya niye geldin Gece gündüz Hakkı zikretsin dilin Enbiyaya uğramaz ise yolun Göçtü kervan kaldık dağlar başında Yunus Emre