Spora daha doğrusu futbola o kadar ilgi gösteren (her ne kadar ulusal başarılarımız fazla olmasada) bir toplumuz ki tv yapımcıları karşımıza içinde spor olan ama sunucularının spor adamı yerine tiyatroculardan oluştuğu programlar çıkarmaya başladılar (veya ne yapacaklarını şaşırıp "ya tutarsa" dediler). Gerçi Kazım Kanatların, İhsan Kalkavanların, Turgay Şerenlerin yaptıkları spor programlarının ne kadar spor programı, kendilerinin ise ne kadar spor adamı oldukları da şüpheli ama yinede Aydemir Akbaşı, Aykut Orayı, Levent İnanırı ve Erdinç Akbaşı Flash tv de Geri Dörtlü adlı spor programında maçları yorumlarken gördüğüm anda (daha doğrusu bu 4 kişinin futbol yorumu yaptıklarını anladığım anda) bir kaç saniye televizyona aval aval baktıktan sonra "e yuh yani" demekten kendimi alamadım...
"Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ" derken Hudâ;
Anlamam hiç meskenetten sen ne beklersin daha?
Mehmet Akif Ersoy / Durmayalim
Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ : Necm Süresi 39. Ayet. [İnsan için ancak çalıştığı vardır.]
Meskenet: 1 . Miskinlik, beceriksizlik. 2 . Yoksulluk, fakirlik. (Türk Dil Kurumu)
Olay zaten yeterince acik. Yan gelip yatma kardesim. Calis.
Bu misralar yazildigi donemde bu anlami tasiyordu fakat zaman ilerledikce baska bir gercegi de gozler onune seriyor.Gerci bu gercek cok kapsamli bir kac satirla anlatilabilecek bir sey degil kaldiki benim bilgim de buna yeterli degil zaten. Ben giris cumlelerini verebilirim gerisini arastirmak yaziyi okuyanlara kalmis. (Matrix gibi bisey oldu bu yaw. Neo'nun kahinle bulusup yanindan ayrildiktan sonra Morpheus ile konusma sahnesi.)
Yani kisaca sunu demek istiyorum. Ben bu misrayi ilk okudugumda hic birsey anlamadim. Bu misralari anlayabilmek icin kuran mealine ve turkce sozluklere bakmak zorunda k...
Yorumlar