dün oynanan maçtır bu lakin lyon oynadı
fener alkış tuttu daha çok. acaip bencil bir
takımmış bu lyon. topu aldılar hiç
vermediler fenere özellikle ikinci yarı hiç
vermediler. kollektif oyundan bi haberler bu lyonun
topçuları. karşı takım sanki
yokmuş gibi, fener sanki sahaya pikniğe
çıkmış gibi davrandılar. modern
futbolun gereklerinden uzak bir anlayış bu.
sen gel istanbula fener stadına, fenerin topu,
fenerin sahası, fenerin kaleleri hepsini kullan
ve git. golleri at hala daha da atmaya
çalış, sanki fenere herkes 6 atmak
zorundaymış gibi !!! hayvanlar !!! zaten
öndesiniz ne hala akın akın geliyorsunuz
?!!! olacak şey değil. fenerliler de
şaşırdı bu terbiyesizliğine
lyon takımının. kardeşim bizim
aldığımız terbiyeye göre, son 15
dakika falan yenik takım bastırır, önde
olan takım geriye çekilir. heyecanlı
heyecanlı maç izlenir. aile terbiyesi
almamış bu fransız topçuları !!!
hatta o sırada yan masada maçı seyreden bir
fenerli kardeşimiz, haklı isyanını
şu sözlerle dile getirdi “ ulan ne hastaruhlu
adamlarmışsınız siz be ! kuduz
köpek gibi saldırıyorlar hala ! gavur
işte abi sevmiyorlar bizi !” gerçi futboldan uzak
bir yorum olabilir bu fakat toplumsal arenadaki
hallerimize ayna tutan, nefis bir sosyolojik tespit
olarak pek manidar bulduk.
bakışlarımızla destek verecektik
fakat bizi de gavur sanar diye tırsttık.
lyon takımının bu olanlardan hiç haberi
yoktu tabi. haldır haldır ayağa
toplarla , tıkır tıkır ikili
oyunlarla topla oynadıkça oynadılar bir
sağdan bir soldan.hep kendilerine ama !!! nerde
insan hakları, paylaşım ? avrupa
birliğini kınıyoruz buradan.
almıyacaksanız almayın kardeşim !
ne dalga geçiyorsunuz bizimle ! ayrıca fransa
şaşırma sabrımızı
taşırma ! ( her iki alanda da ! ) maça
dönersek lyonlu oyunculardan juninhodan bahsetmeden
geçemiyeceğim. hayvanın teki. egoizmde bir
numara ayrıca fransız milliyetçisi bi adam.
topu hiç fenerlilere vermedi. hep fransızlara
verdi.( misal fener bi tane fransız topçu
transfer etseydi bu maçta bu kadar
sıkıntı çekmezdi. ne olurdu ? juninho
denen egoist manyak ona da pas verirdi . ) bazen de
rüştüye pas veriyomuş gibi yaptı ama
füze gibi şut çekiyor nedense rüştüye pas
verirken. o da naapsın uçup uçup durdu juninho
manyaanın toplarını yakalamak için.
hele bi tanesinde direk kırılıyordu
rüştünün üstüne . allahtan içeri girdi de
rüştüye bişey olmadı. dikkat edin bu (
yani rüştünün iyi niyetli, juninhonun
attığı pasları alma gayretleri )
aynen ab den müzakere tarihi almaya çalışan
hallerimize denk düşer ! değinmeye
başlamışken serkana da değinelim.
çocuk öldü bitti fıttır fıttır
koşmaktan, zebellah gibi fransızların
arkasından o minnacık boyuyla. tam birinin
yanına geliyor serkan hooop top başka bir
fransızın ayağında. serkan da
naapsın hemen ona koşuyor aa bi de ne görsün
top tekrar başka bir fransızın
ayağında. anlatamadı bir türlü derdini.
arkadaşlar verin topu biraz da bize, biz de
oynayalım diyemedi bir türlü. dil eksikliği
de olabilir tabii. fransızca bilmiyor
zannımca çocuk. bir de fransızlara dikkat
ettim adamlar gol atınca sus işareti
yapmadı hiç tribünlere . bu noktada centilmen bir
takım diyebiliriz onlara. türk
misafirperverliği de var serde tabi.
serkancıım önüne gelenden yedi
çalımı oturdu.luciano keza öyle. gerçi çocuk
brezilyalı ama hemen kapmış türk örf ve
adetlerini. gelene geç dedi bu luciano defansta.
ayrıca ilk şutunu 52 inci dakikada atarak
fener dünyaya misafirperverlik dersi verdi.(
manchester utanmıştır sanırım
bu tavırdan !!! gerçi bu manyak ingiliz
gazeteleri yine horoz kanaryayı didikledi,
düdükledi gibi terbiyesiz manşetler atar
gazetelerine şimdi !!! ingilizlerin
terbiyesizliğine verip konumuza dönelim ) tuncay
her zamanki gibi pembe pembe yanakları ile sahada
basmadık yer bırakmadı. aurelio desen
keza öyle. sahada basmadık yer kalmadı.
tuncay ve aurelio yüzünden, sahada basacak yer
bulamayan başta alex, hooijdonk ve diğer
fenerli oyuncular da naapsın, sahada gezinip
durdular basacak yer bulmak için. sonuçta maç 3-1
hastaruhlu lyonluların galibiyeti ile bitti. s
erhat kardeşimiz de, dahi daumun yanında
oturdu durdu... fakat dün geceki fanatik lyonluya
değinmeden geçemiyeceğim. adamın biri
maçı izlemek için geldi ortama. biz
oturmuşuz futbolseverler maçı izliyoruz. aa
bir gol oldu herif havalara uçtu. fransızca
şarkı söylemeler, tek başına
meksika dalgası yapıyor böle, breakdans gibi
oldu gerçi ama adam hepimizi susturdu. artık
üçüncü golde dayanamayan bir fenerli
arkadaşımız “yeter lan dümbük” dedi
buna. adam hayvan gibi bir ses tonu ile buna keskispas
diyerek bir geçirdi. sonra allah ne verdiyse hepimizi
dövdü efendim. evet ! tek başına bu holigan,
bu terbiyesiz fransız bizim bütün iyi
niyetlerimizi suistimal ederek, bütün futbolseverleri
tokat delisi etti. burdan avrupa insan hakları
komisyonunu göreve davet ediyoruz !!! kardeşim bu
olanlar ne şimdi ? cevap verin ! siz yapınca
holiganizm, biz yapınca anarşistlik di mi ?
iki yüzlü, takiyyeci herifler sizi ! 3 gol
yetmezmiş gibi, gel bi de bizi döv haa ?!! bunun
fransası da var unutmayın ! o taraftar o
staddan nasıl çıkacak ? ha göreceksiniz siz !
Yazılımı oluşturan bileşenlerden daha önce söz etmiştik.
Şimdi bu bileşenlerin neler oldukları üzerinde biraz duralım.
Yazılımı oluşturan bileşenler = Mantık + Veri + Belge + İnsan + Program.
Bu bileşenlerin az çok neler olduğunu, neleri kapsadığını biliyoruz ama
biz yine de kıyısından köşesinden açıklayalım. Zaten bu yazıdaki asıl amaç yazılım bileşenlerinden belgelemenin yerini ve önemi (dökümantasyon) vurgulamak.
Mantık = Yazılım herşeyden önce bir işin bilgisayar aracılığı ile yapılması amacına yöneliktir. Bu nedenle bilgisayarlaştırılmak istenen işin mevcut mantığı bir şekilde yazılıma da yansılıtılmak zorundadır.
Veri = Her tür yazılım mutlaka bir veri üzerinde çalışmak durumundadır. Veri işlemeyen yazılımın geliştirilmesi söz konusu değildir. Söz konusu olan veri dış ortamdan alınabileceği gibi yazılımın içerisinde de üretilebilir. Zaten yazılımın temel amacı veriyi bilgiye dönüştürmektir.
İnsan = Doğal olarak yazılımın insan bileşeni iki boyutludur. Yazıl
Yorumlar
sevgili türk halkımız özellikle de genç kardeşlarimiz hele de fenerliler sizden fransayı boykot için meşhur fransız öpücüğü var ya(french kiss)onu lütfen daha kullanmayalım
çünkü bu sayede büyük bir enerji israfından kurtulmuş oluruz.
bir fransız öpücüğü esnasında birleşen dudaklar sayesinde ne kadar kalori harcıyoruz biliyormusunuz.
dolayısıyla hem fransayı kınamak için hem de kendi kültürümüzün devamı için türk gençlerini french kiss yerine türk öpücüğünü kullanmaya davet ediyorum.
duyarlı halkımızın dikkatine..!