Bogazda gemiler vardi, beyazli yesilli
Gülcemal,adalar,her iki kavak
Bir sen bakardin.........
Bakardin............................
Gözlerin kadar derin ve islak
Istanbul a yagmur yagardi.
Erguvanlar giyerdin,çinarlari kusanir,
Hanimeli kokardin yaz aksamlari
Bir sen aglardin...............
Aglardin...............................
Günes batardi Salacak ta
Yüregimde kizilca kiyamet kopardi
Yanginlarca çagirirdin uzak ve mahcup
Tulumbacilar haykirirdi lodosa Kumkapi’da
Bir sen susardin................
Susardin...................................
Susardi Galata da kabadayilar
Heybelide mehtap ansizin pusulardi
Sehzadeler gibi kosardin altin kubbelerinde
Ayasofya,Sultanahmet,güzelim Süleymaniye
Bir sen sevinirdin...........
Sevinirdin...................................
Bayraklara donanirdi Beykoz çayirlari
Taksimde ilk seninle taze bir hazirandi
Berrak,çin çin öten çingiraklar ardinda
Göbekli marul,taze hamsi ve yogurtçular
Bir sen gezerdin.........
Gezerdin.................................
Sahaflarda dokunurdun eski zamanlara
Istanbul, bedesten ipegi gibi parlardi
Kirk yillik hülyasinda bir fincan sicakliginin
Piyerloti ‘den sandallar uçardi Haliç’e
Bir sen dalardin.....................
Dalardin................................
Uzaklardan sarkimiz yükselir perde perde
Uzun bir tülün vardi, aksamlar eserdin
Kizardin hani, top sesleri patlardi surlarinda
Fatih'in eteginde çamur,kadirgalar toz içinde
Bir sen çaglardin.......................
Çaglardin...................................
Burçlara gülle gülle düserdi leventlerin
Barisir gibi çaglarla, sonra gülümserdin
Yedi tepesinde efsaneler saklardin
Saklardin, kiz kulesinde hain yilanlari
Bir sen bilirdin.................
Bilirdin...............................
Sinsice uyduran ve aglayan Hürrem'lerin yaninda
Genç Osman’lar kadere ne yeminler sayardi
Hatirla, hazerfan'lar uçururdun Üsküdar’a
Selamini tasirken her bir kanadi
Bir sen hayrandin....................
Hayrandin...............................
Bogaz beyi gibi magrur ve bir odalik gibi ince
Her telinde saçinin ve kendince, bin Istanbul yasardi
Yanginlarca tutusan yalniz sen degil, bogaz da yalilardi
Hatirla daima ey zamanin zalimi,
Bir sen vardin...................................
Vardin..ve biz................................
Uyanmak istemezdik gecelerden gündüze
Istanbul da her bir ask, bitmeyen bir rüyaydi
.
Sadettin Yilmaz
"Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ" derken Hudâ;
Anlamam hiç meskenetten sen ne beklersin daha?
Mehmet Akif Ersoy / Durmayalim
Leyse li'l-insâni illâ mâ seâ : Necm Süresi 39. Ayet. [İnsan için ancak çalıştığı vardır.]
Meskenet: 1 . Miskinlik, beceriksizlik. 2 . Yoksulluk, fakirlik. (Türk Dil Kurumu)
Olay zaten yeterince acik. Yan gelip yatma kardesim. Calis.
Bu misralar yazildigi donemde bu anlami tasiyordu fakat zaman ilerledikce baska bir gercegi de gozler onune seriyor.Gerci bu gercek cok kapsamli bir kac satirla anlatilabilecek bir sey degil kaldiki benim bilgim de buna yeterli degil zaten. Ben giris cumlelerini verebilirim gerisini arastirmak yaziyi okuyanlara kalmis. (Matrix gibi bisey oldu bu yaw. Neo'nun kahinle bulusup yanindan ayrildiktan sonra Morpheus ile konusma sahnesi.)
Yani kisaca sunu demek istiyorum. Ben bu misrayi ilk okudugumda hic birsey anlamadim. Bu misralari anlayabilmek icin kuran mealine ve turkce sozluklere bakmak zorunda k...
Yorumlar